Dupin, the purloiner of the purloined letter: a hero? Or a plagiarist?
Künye
Serdar, H.A. & Tan, C. (2021). Dupin, the Purloiner of the Purloined Letter:A Hero? Or A Plagiarist?. Söylem Filoloji Dergisi, 6(3), 619-630. https://doi.org/10.29110/soylemdergi.935717Özet
“The Purloined Letter” is the third of the three Dupin stories that Edgar A. Poe wrote and
published in 1844. Contrary to being a typical example of detective fiction which usually involves
an investigation to find out what is being kept hidden, “The Purloined Letter” is rather concerned
with finding out what is being kept in plain sight. Dupin’s familiarity with logic, math and physics
enables him to look at the matter at hand from an exceptionally distinct perspective. Unlike the
chief police officer of the Paris Police Department, Dupin firmly believes that the purloined letter
has never been concealed at all. To prove his point, he emphasizes the ability to identify with the
opponent and draws an analogy from a game of guessing in which one player is expected to make
a correct guess about what the other player is thinking of. Dupin also makes a philosophical point
regarding the failure of human mind to notice the obvious, which is a result of its tendency to
believe that it can find the obvious in minute details. Dupin also believes that the only way to
obtain the letter is to purloin it back from the robber who purloined it. And hence he purloins the
letter in almost the same way as it was first purloined. The purloining of the letter is mirrored in
the re-purloining of it. In the light of all this, this paper aims to discuss and resolve the moral
ambiguity which surrounds Dupin’s identification of himself with the robber and his consequent
purloining of the letter in exactly the same way as the robber has previously done in order to
recover the purloined letter from the hands of the robber. “The Purloined Letter” Edgar A. Poe’nun 1844 yılında yazıp yayımladığı üç Dupin
hikayesinden üçüncü olanıdır. Genellikle saklı tutulanı ortaya çıkarmak üzere yapılan bir
soruşturmayı konu edinen dedektif yazınının tipik bir örneği olmanın tersine, “The Purloined
Letter” daha ziyade görünürde tutulanı ortaya çıkarmayla ilgilidir. Dupin’in mantık, matematik ve
fizik ile olan aşinalığı onun eldeki meseleye bambaşka bir perspektiften bakabilmesini mümkün
kılmaktadır. Paris Polis Departmanının en üst düzeydeki yetkilisinin aksine, Dupin çalınan
mektubun hiçbir şekilde saklanmadığına sıkıca inanmaktadır. Bu iddiasını kanıtlamak için rakiple
kendini özdeşletirme yeteneğini vurgular ve bir oyuncunun diğer oyuncunun zihninden geçenleri
doğru bir şekilde tahmin etmesinin gerektiği bir oyundan örnek verir. Keza, insan zihninin ayan- beyan olanı küçük detaylarda bulabileceği yönündeki yanlış inanışının bir sonucu olarak insan
zihninin ayan-beyan olanı fark edememesiyle ilgili felsefi bir tespit de bulunur. Dupin aynı
zamanda mektubu ele geçirmenin tek yolunun onu çalan kişiden tekrar çalmak olduğuna
inanmaktadır. Ve bu yüzden mektubu ilk çalınma şekliyle hemen hemen aynı olacak şekilde onu
çalan kişiden çalar. Böylece, mektubun çalınması, mektubun tekrar çalınmasında aynalanmış olur.
Tüm bunların ışığında, bu makalenin amacı, çalınan mektubu hırsızın elinden geri almak için
Dupin’in kendisini hırsızla özdeşleştirmesi ve akabinde hırsızın yaptığı şeklin aynısıyla mektubu
hırsızdan çalışını çevreleyen ahlaki belirsizliği tartışmak ve çözüme kavuşturmaktır.