Sosyal uyumun başarılmasının önündeki engeller: Niteliksel bir çalışma
Künye
Aygüler, E., Buz, S. & Güzel, B. (2021). Sosyal Uyumun Başarılmasının Önündeki Engeller: Niteliksel Bir Çalışma. Journal of Economy Culture and Society, 63, 339-357. http://doi.org/10.26650/JECS2020-0026Özet
ÖZ
Türkiye, çok sayıda sığınmacının uluslararası koruma başvurusu yaptığı ve
üçüncü ülkelere gitmek için beklediği bir ülke konumundadır. 2011 yılında
Suriye’den Türkiye’ye doğru gerçekleşen kitlesel göç hareketinden sonra
ülkedeki sığınmacı sayısı iyice artmıştır. Bu durum yerel toplum mensupları
ile sığınmacılar arasında birtakım çatışmaların çıkmasına sebep olmuş ve
uluslararası koruma statüsü altındaki Suriyeli olmayan sığınmacılar başta
olmak üzere tüm yabancıların yerel toplum üyeleriyle eşit düzlemde bir
sosyal uyum ilişkisi geliştirmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır. Bu noktada
başarılı bir sosyal uyumun nasıl olabileceğini anlamak ve sosyal uyum
amacıyla yapılan mevcut çalışmalardaki eksiklikleri ortaya koymak adına,
Ankara’da sığınmacılara hizmet sunan çeşitli sivil toplum kuruluşlarında
çalışan 17 meslek elemanı ve bu kurumların ikisinden hizmet alan
15 Suriyeli olmayan sığınmacı ile yarı yapılandırılmış derinlemesine
görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bu görüşmeler MAXQDA 12 programı
aracılığıyla fenomonolojik yaklaşımla analiz edilmiş ve dört tema ortaya
koyulmuştur. İlk temada öznelerin sosyal uyumu nasıl tanımladığı,
ikincisinde mevcut sosyal uyum faaliyetlerinin yetersizliğinin/ eksikliğinin
sosyal uyumu nasıl etkilediği, üçüncüsünde yerel toplum üyelerinden
kaynaklanan sosyal uyumu zorlaştıran durumlara ve sonuncusunda
sığınmacılardan kaynaklanan uyumu zorlaştıran etmenlere yer verilmiştir.
Çalışma sonucunda sosyal uyum çalışmalarının başarılı olabilmesi için
kamu tarafından kapsamlı uyum politikalarının geliştirilmesi ile paydaşlar
arasında iş birliğinin arttırılmasının gerekli olduğu tespit edilmiştir. Sosyal
uyum çalışmalarının tarafların eşit katılımıyla gerçekleştirilmesinin,
benzerlikler üzerinden kurgulanmasının, ön yargıları azaltacak şekilde
planlanmasının ve bir arada yaşanılan muhitlerde gerçekleştirilmesinin
önemli olduğu görülmüştür. Turkey currently has a large number of asylum applications from asylum
seekers demanding international protection and expecting to move on to third countries. The number of asylum seekers in Turkey increased dramatically following the mass immigration
of refugees from Syria in 2011. This situation has led to some conflicts between the local community members
and asylum seekers. It has become evident that all asylum seekers under international protection status and
local community members should develop a mutual social cohesion process. To understand how to make social
cohesion more successful and to reveal the deficiencies in existing social cohesion activities, semi-structured,
in-depth interviews were conducted with 17 NGO professionals and 15 non-Syrian asylum seekers. Taking a
phenomenological approach, the resulting interview data were analyzed using the MAXQDA 12 program. Four
themes emerged: (1) how participants define social cohesion; (2) how the insufficiency/deficiency of existing
social cohesion activities affect social cohesion; (3) local community member factors that hinder social cohesion;
and (4) asylum seeker factors that hinder social cohesion. The results suggest that, in order for social cohesion
efforts to succeed, comprehensive cohesion policies must be developed and cooperation among stakeholders
must be increased. It was observed that it is important that social cohesion activities are conducted with the
equal participation of all parties, they are constructed on similarities across the groups, and planned in such a
way that prejudices are reduced and cohesive neighborhood living is realized.