Fifty years of adventure: Relations between Turkey and Iceland
Künye
Başaran, S. (2021). Fifty years of adventure: Relations between Turkey and Iceland. Belgi Dergisi, 3(21), 125-138. https://doi.org/10.33431/belgi.777189Özet
This study deals with Turkey-Iceland relations between 1930 and 1980. Relations between these
two countries, which have completely different cultures and geographies, have always been limited
because they have a long-distance between them, and Iceland is a small market. The contacts
which began indirectly in the 1930s evolved into an agreement that resulted in abolishing visa
requirements between these countries for three months in 1955. A few years after this agreement,
diplomatic relations were established at the plenipotentiary level. Turkey's Embassy in Oslo and
Iceland's Embassy in Copenhagen were accredited and started to fulfill this duty. Consulates
opened in both countries in 1960. These did not make any contributions to the trade or tourism of
either country. Almost no commercial activities have been carried out between these countries so
far. As for political activities, Iceland has generally pursued an anti-Turkey policy. Iceland’s relations
with third countries, the importance it attaches to universal values, and being an opposition to
Turkey cause this situation. This opposition is understood to be the effect of the 1627 Event. In
addition, it is seen that the classical European view that Turks are dictators and oppressors also
prevails in Iceland. The news in the Icelandic press about Ottoman-Armenian relations, especially
in the news about the events between the Iraqi Government and the Kurds in the 1960s and 1970s
have ascribed the Republic of Turkey as a dictator, which supports this idea. Another reason for
Turkish opposition is the importance Iceland attributes to the freedom of nations. All these events
and considerations show that both countries, especially Turkey, should care about the relations and
introduce itself more. In this context, it is obvious that it would be an important step for Turkey to
open an embassy in Iceland in the first place, which it does not have a single embassy among NATO
members. This is the first study conducted on Turkey-Iceland relations in the said period. Bu çalışma 1930-1980 yılları arası Türkiye-İzlanda ilişkilerini konu almaktadır. Birbirinden tamamen
farklı kültür ve coğrafyaya sahip bu iki ülke arasındaki ilişkiler, aradaki mesafenin fazlalığı ve
İzlanda’nın küçük bir pazar olması nedenlerinden ötürü hep sınırlı kalmıştır. 1930’larda dolaylı
başlayan temaslar 1955’te karşılıklı üç ay süreyle vizelerin kaldırılmasıyla sonuçlanan bir anlaşmaya
dönüşmüştür. Bu anlaşmadan birkaç yıl sonra orta elçilik düzeyinde diplomatik ilişkiler kurulmuştur.
Türkiye’nin Oslo Büyükelçiliği ile İzlanda’nın Kopenhag Büyükelçiliği akredite olarak bu görevi yerini
getirmeye başlamışlardır. Her iki ülke 1960 yılında karşılıklı birer de konsolosluk açmıştır. Atılan bu
adımlar ne ticarette ne de turizmde her iki ülkenin yüzünü güldürmüştür. Geçen süre zarfında yapılan
ticari faaliyetler bu ülkelerin ticaret hacminde yok denecek düzeyde kalmıştır. Siyasi faaliyetler
noktasında İzlanda, genelde Türkiye karşıtı bir politika izlemiştir. Bunda İzlanda’nın üçüncü ülkelerle
olan ilişkileri ile evrensel değerlere verdiği önemin yanı sıra Türkiye özelinde de bir karşıtlığı söz
konusudur. Bu karşıtlık da 1627 Olayı’nın etkisi olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca Türklerin diktatör
ve baskıcı olduğu şeklindeki klasik Avrupa bakışının İzlanda’da da hâkim olduğu görülmektedir.
İzlanda basınında Osmanlı-Ermeni ilişkilerinde özellikle de 1960’lı ve 1970’li yıllarda Irak Hükûmeti
ile Kürtler arasındaki olayları konu olan haberlerde zaman zaman Türkiye Cumhuriyeti’ne yapılan
diktatör yakıştırmaları bu düşünceyi desteklemektedir. Türk muhalifliğinin bir başka nedeni de
İzlanda’nın ulusların özgürlüğüne atfettiği önemdir. Tüm bu olaylar ve değerlendirmeler, her iki
ülkenin özellikle de Türkiye’nin ilişkilere daha fazla önem vermesi ve kendini tanıtması gerekliliğini
göstermektedir. Bu bağlamda Türkiye’nin ilk etapta NATO üyeleri arasında tek büyükelçiliği olmayan
İzlanda’ya bir elçilik açmasının önemli bir adım olacağı ortadadır. Bu çalışma belirtilen dönemde
Türkiye-İzlanda ilişkilerini inceleyen ilk çalışmadır.