Sürdürülebilir kentsel politikalara açılan yeni bir pencere: Kentsel dirençlilik
Künye
Yıldırım, K. (2022). Sürdürülebilir Kentsel Politikalara Açılan Yeni Bir Pencere: Kentsel Dirençlilik. Kent Akademisi, 15(4), 1522-1546. https://doi.org/10.35674/kent.1009701Özet
Hızlı kentleşme başta olmak üzere yaşanan sosyoekonomik ve politik olgular sonucu kentsel alanlarda tecrübe edilen doğal afetler, iklim
koşullarındaki düzensizlikler, salgın hastalıklar, terör olayları, finansal sıkıntılar gibi risk ve tehditlere karşı gerekli tedbirlerin benimsenmesi
ve uyum sağlanması bir tercih olmaktan ziyade zorunluluk haline gelmiştir. Bu durum akademik çalışmalar ve uluslararası düzenlemelerde
sürdürülebilir kentleşmeden farklı olarak yeni bir kentsel yönetim yaklaşımı olarak kentsel dirençlilik teorisinin (Urban Resiliency Theory) öne
çıkmasına sebep olmuştur. Ancak akademik ve politik alanda kentsel sürdürülebilirlik ile dirençlilik teorisi yaklaşımları arasındaki benzerlikler
ya da farklılıkların doğru bir şekilde idrak edilmiyor olması teorik ve pratikte her iki yaklaşımdan beklenen itici ve yönlendirici gücün azalmasına
sebep olmaktadır. Bu kapsamda çalışmanın amacı çeşitlilik ve belirsizlik ihtiva eden sürdürülebilir kentsel politikaların mevcut ve gelecekteki
risk ve tehditlere karşı yetkinlik kapasitesini “kentsel dirençlilik” yaklaşımı çerçevesinde değerlendirmektir. Çalışmada kentsel sürdürülebilirlik
politika ve uygulamaları ile dirençlilik kapsamında kabul edilen politika ve uygulamalarının niçin ve nasıl bütünleştirilebileceği tartışılmaktadır.
Bu açıdan çalışmada kent yönetimde başvurulan iki temel yaklaşımdan kentsel sürdürülebilirlik (KS) ve Kentsel dirençlilik (KD) yaklaşımları
kuramsal ve politik çıktıları bakımından tahlil edilerek her iki yaklaşımın birbirleri üzerindeki politik ve yönetsel iz düşümleri incelenmektedir. The adoption and adaptation measures against risks and threats such as natural disasters, irregularity in climatic conditions, epidemics,
terrorist incidents and financial difficulties in urban areas has become a necessity rather than a political choice as a result of socio-economic
and political changes including rapid urbanization. In academic studies and international regulations, this has led to the emergence of the
Urban Resiliency Theory as a new urban governance approach, unlike sustainable urbanization. However, the fact that the similarities or
differences between urban sustainability and resilience theory approaches in the academic and political ground are not correctly asserted
causes a decrease in the driving and directing power expected from both approaches in theory and practice. In this context, the aim of the
study is to assess the effectiveness of sustainable urban policies, which contain diversity and uncertainty, against current and future risks and
threats within scope of the “urban resiliency”. In the study, it is deliberated why and how urban sustainability policies and practices can be
integrated with policies and practices accepted within the scope of urban resilience. In this context, this study scrutinizes urban sustainability
(KS) and urban resilience (CA) approaches, which are two of the main approaches used in urban governance in terms of their theoretical and
political outputs, and evaluates the political and governance projections of both approaches.